Ünlülerin Hayatı: Alexander McQueen

by - 01:30

 Merhabalaarrr!

Uzun zamandır ara verdiğim bir yazı dizisi olan Ünlüler Hayatı daha doğrusu Ünlü Modacıların hayatları hakkında öğrendiklerimi sizlere aktarmaya devam etmeye karar verdim. Bu seferki konuğumuz 4 kez Yılın İngiliz Tasarımcısı Ödülü, 2003'te CFDA'da Yılın Uluslararası Tasarımcısı Ödülü, Britanya İmparatorluğu Nişanı ve 2007'de GQ Yılın Erkek Giyim Tasarımcısı Ödülü alan modanın asi çocuğu Alexander McQueen


17 Mart 1969 doğumlu olan İngiliz modacı Lee Alexander McQueen, 6 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuymuş. Babası taksi sürücüsü, annesiyse öğretmenmiş. 16 yaşında okulu bıraktıktan sonra iş hayatına atılıp Anderson & Sheppard'da çıraklık yapmaya başlamış. Yeteneğini göstermeye başlayınca Gieves & Hawkes ve Bermans gibi yerlerde çalışmış hatta o zamanki müşterileri arasında Prens Charles, Mikhael Gorbaçev gibi isimler yer alıyormuş. Daha sonra eğitimine devam etmek için Londra'ya döndü. Desen kesici olarak okumak istemiş fakat sağlam bir kariyer geçmişi ve belgeleri olduğundan onu yükseklisans yapmaya yönlendirmişler ve böylece Moda Tasarımı üzerine yükseklisans yapmış...



Alexander McQueen'in, Isabella Blow'la başlayan önce profesyonel, ardından özel ilişkisi hayatını değiştirmiş. 1994 yılında Saint Martins mezuniyet defilesinde kalabalığın içinde oturacak yer bulamayan merdivenlerden şovu izlemek zorunda kalan Isabella Blow, McQueen'in ilk koleksiyonu karşısında büyük bir heyecan yaşamış. Kesimlerdeki ustalık, kıyafetlerdeki hareket başını döndürmüş. Şovun ertesinde McQueen'in ev telefonunu ele geçirmiş ve defalarca McQueen'i aramış ancak hep annesiyle konuşmak zorunda kalmış. Alexander McQueen, tatilden döndükten sonra tanışabilmişler. Isabella Blow tasarımcının ilk koleksiyonunu satın almaya çok önceden karar veriyor; üstelik öyle alışıldık bir alışveriş yöntemiylede değil. Haftada 100 pound karşılığında bir ürün almış. Böylece Alexander McQueen ve Isabella Blow'un büyük dostlukları başlamış...



 Zirveye giden basamakları büyük bir hızla tırmanmaya devam eden McQueen 1996 yılında John Galliano’dan sonra Givenchy'nin baş tasarımcısı oldu. Bir bacağı tahtadan olan bir kadını model olarak kullanması, “holigan” lakaplı McQueen'in moda dünyasındaki radikal duruşunu gösteren en önemli örneklerden biri olmuştur. Daha bu olayın tartışmaları bitmeden bir sonraki defilede mankenler cansızdır. Alexander McQueen, kendi icat ettiği bir teşhir sistemiyle canlı manken kullanmadan koleksiyonunu gözler önüne serer. Böylece defile sahnesinde çok farklı dünyalar yaratmaya devam eder. McQueen2001 yılında Givenchy'yle yollarını ayırdı.



Givenchy ile yollarını ayırdıktan sonra Gucci'yle anlaşarak şirketin %51 hissesini üzerine aldı ve şirketin kreatif direktörü oldu. Gucci'yle bir çok başarılı kreasyonlar yarattı. Ayrıca Gucci'de onun başında olduğu koleksiyonların içinde; kadın ve erkek hazır giyimi, aksesuar, gözlük ve parfüm gibi çeşitli dallar vardı. NewYork, Milano, Londra, Las Vegas ve Los Angeles'da mağazalar açtırdı...



Alexander McQueen, 11 Şubat 2010 tarihinde Londra'daki evinde kendini asmış olarak hizmetçisi tarafından bulundu. Moda dünyasında resmen yer yerinden oynadı, kıyametler koptu! İntihar etmeden 9 gün önce annesini kanserden kaybetmiş. Bazıları 2000 yılında resmi olmasada evlendiği ve kısa sürede ayrıldığı George Forsyth'ye olan aşkı yüzünden, bazılarıysa en yakın arkadaşı olan Isabella Blow'un 3 yıl öncesinde intihar etmesi yüzünden bunalım yaşadığı yazılıp çizildi. İntihar nedenini çok daha farklı şekilde yorumlayanlarda oldu. Bu konuda en kötü senaryolar yazıldı çizildi nasılsa ölü ve artık kendini savunamaz diye...



2012 yılında NewYork'taki Metropolitan Sanat Müzesi'nde Alexander McQueen'in tasarımları 'Savage Beauty' adı altında sergilendi. Sergide onun imzasını, zekasının somut göstergesini ve markasını taşıyan bir sürü model sergilenmiş...



***


 Alexander McQueen intihar ettikten sonra markasının başına Sarah Burton geçti ve yapılan açıklamalar doğrultusunda intiharın duyulmasıyla satışların çok arttığı söylendi. Gönül isterdi ki Alexander McQueen markalı kuru kafa desenli bir eşarba sahip olmayı ama ne yazıkki şartlar uygun değil. Ölümünün üzerinden 4 yıl geçmiş olmasına rağmen unutulmuyor. Onun yokluğu kırmızı halıların boynunu bükük bırakıyor. Kısacası moda dünyasıda bizlerde bu asi çocuğu çok özlüyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz Alexander McQueen hakkında? Sizde tasarımlarını beğeniyor muydunuz? Daha önceki Ünlülerin Hayatı yazılarımı okumak isterseniz tıklayın. Sizin görüşlerinizide mutlaka öğrenmek isterim...




Kendinize iyi bakın...





You May Also Like

2 Yorum

  1. Alexander McQueen kesinlikle çok sevdiğim bir tasarımcı, ürününü kullanmak nasip olmadı :( Moda dahisinin çok erken aramızdan ayrıldığını düşünüyorum.
    Kuru kafa şal deseni herkesi arzu nesnesi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen canım bencede aramızdan çok erken ayrıldı ya 40 yaş nedirki? :(
      Kesinlikle kuru kafa desenli bir şalımın olmasını çok istiyorum. Umarım ilerde bir ürününü kullanabiliriz. :)

      Sil

♡ Yorumlarınız için teşekkürler... ♡